8 Haziran 2012 Cuma

..

Pencereye döndü ve dolu dolu gözlerle dışarıyı izlemeye başladı kadın. Yağmur hızını alamamış olmalıydıki, hızlı hızlı dövüyordu kaldırımları. Dışarıda kaçışan birkaç insan hariç, kimse kalmamıştı. O sırada duymak istemediği ses sadece kulaklarında değil, kalbinde de yankılandı; ''Ben gidiyorum.'' 

Adama döndü, biraz ilerledi ve bir sandalyeye tutundu. Dipsiz bir kuyuyu andıran gözlerine baktı adamın. Hep aşkla bakardı o gözler. Ama şimdi, hiçbir şey göremiyordu kadın. Sahi, nasıl bu hale gelmişlerdi? Elinde olmadan adamın elindeki bavula kaydı gözleri. Sadece kıyafetleri değil, aşkı, güveni ve sadakati de kapatmıştı içine. Ve gidiyordu. Kadın hiç böyle çaresiz hissetmemişti. Gitme demeyi o kadar istiyordu ki... Ama gururu üstüne çöküyor ve yutkunmasına neden oluyordu. Bir damla arsızca süzüldü gözlerinden. Hayır, adam bunu görmemeliydi. Başını öne eğdi ve kafasını salladı. Sonra ''Bu kadar kolay mı?'' dedi kendi kendine. Evet, bu kadar kolaydı. Tüm vücuduna iğneler batıyor, nefesi sıklaşıyordu. Birden bir sıcaklık hissetti, adam ona sarılmıştı. Başını iyice gömdü ve sanki bir daha ciğerlerinden çıkmayacakmış gibi içine çekti kokusunu. Bu koku,  kadının ruhuna adamın ismini nakşetmeye yetmişti. Adam geri çekildi ve arkasına bile bakmadan, hızlı adımlarla uzaklaştı oradan. Ellerinden bir adam değil, hayatı kayıp gitmişti. Yerde bir gömlek gördü kadın. Bir hışımla aldı ve dışarı çıktı. Hızla koşuyor ve boğazı yırtılacak kadar bağırıyordu. Yağmur yüzünden sırılsıklam olmuştu. Ve ağlıyordu kadın, artık korkmuyordu gözyaşlarından. Nefesinin kesildiğini ve vücudunu saran sıcaklığı hissetti kadın. Çaresizce durdu ve soluklandı. Elinde cinayetten sonra kalan tek kanıtmış gibi sallanan gömlek, ve bomboş hayatı kalmıştı...

4 Şubat 2012 Cumartesi

Ay Em E Glik!

Not: Her postun başına not koymak farz oldu. Bu postta çok ''Sonra'', ''Ayrıca'', ''Ve'' kullandım. Kusura bakmayın artık.
--
Yaklaşık 1 ay önce bi diziye başladım; Glee. Ve tam 2 haftada 2 sezon bitirdim. İlk bölümler çok saçma geldi ama bırakmadım. Sonra aynen şunu söyledim; ''Lan bir dizi bu kadar mı güzel olur lan lan?!'' Şarkılara yaptıkları coverları şarkıların kendisinden daha çok seviyorum. Birçok kişinin şarkısını coverladılar. Rihanna, Micheal Jackson, Lady Gaga, Katy Perry, Justin Bieber, Adele vs.

Ayrıca dizide bir Rachel var, ne zaman o ağlasa bende ağlıyorum. Ki kendisi genellikle saçma şeylere ağlar.  Her bölümde mutlaka bir kez ağlıyorum. Ayrıca dizi komedi/gençlik olduğu içün, sürekli gülüyorum. Dizi başlamadan açıyorum ağzımı, pozisyonu alıyorum. Dizi bitene kadar kapanmıyo o ağız.  Dizidekiler cidden yetenekli. Her birinin sesi o kadar iyi ki anlatamam.

Arkadaşlık, aşk ve genel olarak umut üzerine kurulmuş dizi. Diğerleri gibi değil, gerçekten içinizdeki umut ışığını güçlendirebilecek türden. Her bölüm ayrı bir keyif. Bitmesin diye dua ediyorsunuz. Tek eksikleri, dizinin düzenli bir biçimde yayınlanmaması. Yani 1 hafta aralıklarla değil. Bazen 2, bazen 3 bile oluyor. Beklemek nasıl bir işkence anlatamam.

Hayatım Glee oldu. Fotoğraf çekilirken elimle 'L' harfi yapıyorum falan (Glee'nin işareti) Sonra millete ben Gleek'im diyorum. Bilmeyenlere anlatıyorum, ''İzleyin lan valla çok güzel.'' diyorum. Facebook'taki neredeyse tüm Glee sayfalarını beğendim. Twitter'da her oyuncusunu takip ediyorum. Böyle bi saplantı haline geldi.

Sonra, Glee neymiş falan diyolar.  Ricky Martin, Britney Spears gibi isimler konuk oldu diziye. Bu arada söylemeden edemeyeceğim, The Secret Circle ve The Vampire Diaries'da benim gibi ergenlerin izlemesi gereken dizilerden. Lan bide dizideki her erkek yakışıklı, her kız güzel. Büyük avantaj bence.


Neyse, sonuç olarak bravo Ryan Murphy! Harika bir iş çıkarmışsın! 
En sevdiğim repliklerden :) Resme tıklayın

Hastasıyız!

Not: Aranızda One Direction grubunu bilmeyen vara (Mağarada mı yaşıyosunuz oğlum?) öğrenip gelsin. Yoksa bu yazıdan bi bok anlamaz bence. Ayrıca resimdeki Harry, şimdiden söyleyeyim.

--

Bu ünlülere hayran olmak nasıl bi şeydir lan? Aşk desen değil, sevgi desen değil.  AYRICA BİR KİŞİ DEĞİL Kİ! Hayranı olduğum erkeklerin sayısını bir elimle gösterebilirim. Tabii elimde hesap makinesi falan varsa. Her birini ayrı ayrı rüyalarımda gördüm, o kadar bilinçaltımdalar eheh :)

Geçen Harry Styles (18) sevgilisi Caroline'dan (30) ayrılmış. Sanki kalkıp bana gelecekmiş gibi mutlu oldum. Dans ettim, şarkılarını üst üste kafa yapacak kadar dinledim falan. Sonra sanki karşımda Harry varmış gibi konuştum; ''Ben demiştim ama bitanem, senden 12 yaş büyük kadın senin neyine? Hayır bu nasıl fantezidir, bu iş yürümez demiştim. Bak dediğim çıktı gördün mü? Ay kıyamam üzüldün dimi lan o karı için? Vay anassını, anan yaşındaki kadın için. Cık cık..''  Sonra 1-2 dakika mal gibi ekrana boş boş baktım (Tam şu anda yaptığım gibi) Sonra kopmaya devam.

 Ha, bide yine Harry'le ilgili bi video izledim. İmza günündeler bunlar, şanslı kızlar var hepsi imza gününde neyse. Bağırıyolar falan. Harry de  yapmacık ''Hey! Hay!'' yapıyo. Sonra bi kız buna sarılmak istiyo bu da sarılıyo (O anda bende bi şeyler oldu. Çığlık falan attım, küfürler ettim. Elin kızı gitmiş gerçeğine sarılıyo, bende ancak posterler falan işte. Ki posteri de 2-3 tane) Sonra Harry kıza diyo ki ''Parfümün çok güzel'' Arada bi sessizlik oluyo. Tahminimce kız o sırada şok geçirdi. Ardından kız üst üste bir çığlıklar atmış, yemin ederim burda ev sallandı yani.  Sonra anırmalar falan. Harry de Liam'a (arkadaşı, bilmiyosanız gidin öğrenin gelin dedim size) ''Lan iyi ki bi bok dedik ha dilimi eşek arısı soksaydı da demeseydim'' gibi bakıyo.

Neyse video bitti. Ben düşünüyorum, acaba ben olsaydım napardım falan diye. Harbici özürlü gibi davranırdım (İnsanın kendini tanıması güzel şey). Siz siz olun, hanımefendiliğinizi (beyefendi de olabilirsin canparem) bozmayın arhdaşlar. Bunu niye söyledim bilmiyorum, arada öğüt falan olsun.



Yalnızlık

Not: Ihm, ilk yazımın bu kadar kısa ve sıkıcı olması hayallerimin arasında değildi..

Hepimiz yalnızlıktan yakınırız, yalnız olmasak bile. Yalnızlık  çevrende birilerinin olmaması değildir. Yalnızlık; sevgi yoksunluğudur. Bu size mutsuzluğu, gözyaşını, yalanları getirir.
 Eğer dinlerken onu iliklerinize kadar hissettiğiniz bir müzik, okurken kendinizi bulduğunuz bir kitap ya da en basitinden izlerken kalbinize dokunan bir film varsa, siz yalnız değilsinizdir. 




(Resmin konuyla alakası yok, tamamen Ian Somerhalder aşkı)